Bir gün Nasreddin Hoca, oğluyla birlikte pazara gitmek üzere yola çıkmış. Hoca eşeğine binmiş, oğlu da yanında yürüyormuş.
Yolda giderken bir grup insan görmüşler. İnsanlar aralarında konuşuyorlarmış:
"Şu Hoca'ya bakın! Kendisi eşeğe binmiş, zavallı çocuğu da yaya yürütüyor. Ne kadar bencil bir adam!"
Bu sözleri duyan Hoca hemen eşekten inmiş, oğlunu bindirmiş, kendisi yürümeye başlamış.
Biraz ilerledikten sonra başka bir grup insanla karşılaşmışlar. Onlar da kendi aralarında konuşuyorlarmış:
"Şu çocuğa bakın! Kendisi eşeğe binmiş, yaşlı babasını yaya yürütüyor. Ne saygısız bir çocuk!"
Bunu duyan Hoca, oğluna "Hadi oğlum, ikimiz de eşeğe binelim" demiş ve oğluyla birlikte eşeğe binmişler.
Biraz daha ilerlediklerinde başka bir grup insanla karşılaşmışlar. Onlar da:
"Şunlara bakın! İkisi birden zavallı eşeğin sırtına binmişler. Hayvancağız neredeyse çökecek! Ne kadar acımasız insanlar!"
Hoca ve oğlu bu sözleri duyunca eşekten inmişler ve bu kez ikisi de yürümeye başlamışlar, eşeği boş olarak yanlarında götürüyorlarmış.
Az sonra başka bir grup insan daha görmüşler. Onlar da gülüşerek:
"Şu akılsızlara bakın! Eşekleri varken, ikisi de yaya yürüyor. Ne kadar aptallar!"
Bunun üzerine Nasreddin Hoca, eşeğin ayaklarını bağlamış, uzun bir sırığı oğluyla birlikte omuzlarına almışlar ve eşeği sırığa asıp taşımaya başlamışlar.
Bu şekilde yolda giderken, insanlar kahkahalarla gülmeye başlamışlar:
"Dünyanın en komik şeyini görüyoruz! İnsanlar eşeği taşıyor!"
Bunu duyan Nasreddin Hoca, oğluna dönüp şöyle demiş:
"Gördün mü oğlum? Ne yaparsan yap, herkesi memnun edemezsin. O yüzden en iyisi, kendi doğru bildiğin şekilde davranmaktır."
Ve sonunda Hoca, eşeğe ters binmiş. İnsanlar "Neden eşeğe ters biniyorsun?" diye sorduklarında:
"Siz önümden gidiyorsunuz, ben de arkanızı görmek istemiyorum!" demiş.